Okan Gaytancıoğlu: “Tarımda Dışa Tabiiyet Çevrim Geçtikçe Artıyor”

CHP Edirne Saylav Okan Gaytancıoğlu, mısır tanelerin nişasta kısımlarının biyoyakıt bulmak üzere mücevher ve enzimlerle fermente edilmesi sonucunda elde edilen canip im DDGS’nin Bulgaristan’dan ithal edildiğini belirterek, “Tarımda dışa bağımlılık gün geçtikçe artıyor. Darı üretimini desteklememiz lazım” dedi.

CHP Edirne Mebus Okan Gaytancıoğlu, Edirne Şimendifer Garı’nda Bulgaristan’dan trenle gelen DDGS’nin helezonla kamyonlara yüklenerek besici ve benzen üretimi işleyen üreticilere nüfuz etmek için Türkiye’nin ayrımlı illerine gezmek için yola çıktığını tabir etti.

“MISIRI FAZLA ÜRETMEMİZ LAZIM”

Gaytancıoğlu, DDGS ithalatının önüne sarkıtmak için darı üreticisine destek verilmesi gerektiğini rapor ederek şunları söyledi:

“Bunun adı DDGS. Yani biyoyakıt fethetmek amacıyla mısırın fermante edilmesinde bilahare gevher ve enzim katılarak aynı ağızotu hammaddesi, küspe kabilinden kepek kabil yem lasyonlarında kullanılıyor. Türkiye’bile biyoyakıt yapılmadığı amacıyla mısırı işledikten sonradan bunu yolmak Türkiye’üstelik türlü değil. Onun amacıyla ithal ediyoruz. Amma pahal anlamda ithal ediyoruz. Bu eser şu anda Bulgaristan’dan geliyor. Belki de oraya Avrupa ülkelerinden geldi. Şu anda Edirne Şimendifer Garı’ndayız. Böyle şimendifer şimendifer trenlerde gelip indiriliyor ve helezonlarla kamyonlara oradan dahi Türkiye’nin ayrı ayrı yerlerindeki yemleme fabrikalarına gönderiliyor. Aynı yemleme incelmemiş maddesi. Buraya kadar pir. Keskin olan ne? Yılda bir, ayrımsız buçuk milyon ton ithalat yapıyoruz ve 300-350 milyon dolar para ödüyoruz. Bizde yok. Bizde olmalı mı, tabi kim olmalı ama bizim akdarı üretimimiz kendimize yetmiyor. Haricen dış alım yapıyoruz.

Öncelikle mısırı çok üretmemiz lazım. Ondan bilahare onu biyoyakıt haline getirip bununla birlikte hayvana verebiliriz. Yemleme katkısı kendisine verebiliriz ve süt verimini, cilt üretimini ferah ferah artırabiliriz. Onun amacıyla akdarı üretimini desteklememiz geçişsiz. Ama tığ dahi şu var; bunun adına ikame edilen kepek var, günebakan, soya fasulyesi küspesi var. Onlarda dahi maalesef açık ithalatçıyız. Yani tarımda dışa tabiiyet bölüm geçtikçe artıyor. Bu yağlı de olduğu için hayvanat yoluyla üstelik çokça seviliyor amma bunun yağını kabak yağcılarda kullanabiliyor. Yani bundan yağ birlikte elde edebiliyorlar. O yüzden titiz tevessül etmek lazım. Gümrük vergisi şu anda yüzdelik sıfır. Az Buçuk yukarı fark etmek geçişsiz. Ne devir çıkarmak lazım? Buğdayın kepeğini elde ettiğimiz zamanlarda yani buğdayı işlediğimiz zamanlarda yer azından bunun Türkiye’ye bu kadar gösterişsiz girmemesi geçişsiz.”



Share: